Dr. Hakkı Gökhan Eryılmaz
hgeryilmaz@hotmail.com
Diyaliz Hekimi
Özel FMC Kayseri Erciyes Diyaliz Merkezi
VAZGEÇİLMEZ DEĞİLİZ !
Hayatımız boyunca hoyratlıkla harcadığımız ama tekrar kazanmamızın mümkün olmadığı en önemli hazinemiz zamandır. Ama bu hazineyi yani zamanı kim için, ne için harcıyoruz? Para kazanabiliriz, ama asla kaybettiğimiz zamanı tekrar kazanamayız. Dolayısı ile birine veya bir işe zaman ayırdığımızda, bir daha asla geri dönmeyen ömrümüzden harcamış oluruz.
Hep anlatılır; ölümün eşiğinde, Büyük İskender komutanlarını çağırıp son üç arzusunu iletmiş;
1)Tabutumu ülkenin en iyi doktorları taşısın.
2) Elde ettiğim tüm servetim tabutumun mezara kadar taşınacağı yol boyunca serpilsin.
3) Ellerim herkesin görebileceği şekilde tabutun dışına sarksın.
Büyük İskender’in komutanlarından biri bunun sebebini sormuş. Büyük İskender, açıklamış;
1) Herkes bilsin ki, doktorlar ne kadar iyi olursa olsun, onlar bile ölümün karşısında çaresizdir.
2) Bu dünyada elde ettiğimiz zenginlikler, bu dünyada kalır.
3) Bizim için en değerli şey olan zamanımız tükenince, boş ellerle doğduğumuz gibi, boş ellerle de bu dünyadan gideriz.
Zaman, hayatımızdır ve çok değerlidir. Bu değerli hazineyi ne zaman ve kime ayıracağımızı iyi hesaplayalım. Bize zaman ayıranın da bize ne denli değer verdiğinin farkına varalım. Çoğumuz yapmamız gereken ve bekleyemeyecek işleri düşünüp, gergin ve tedirgin oluruz. Bize göre o işleri biz olmazsak; kimse yapamaz. Günde en az iki saat işi gücü kenara bırakıp kendimize zaman ayırıp yürüyüş yapıp, haftada bir saatimizi mezarlıkta geçirirsek; vazgeçilmez olduğumuz hissinden kurtulabiliriz. Gergin, sıkıntılı ve tedirgin ruh halimizden eser kalmaz. Çünkü mezarlıklar kendini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur. Bizler ölüp gidince; bizden başkasının yapamayacağını sandığımız işler yapılmaya devam edecektir. Bulunduğu noktalarda kendini vazgeçilmez sanan o kadar çok insan var ki; sorunu çözmek yerine, sorunun bir parçası olduklarından habersiz yaşıyor, zavallılar.
Hayatta şunu çok iyi bilmeliyiz ki; «Bu dünyada hiçbir şey bizim değildir, sadece yanımızdadır. Çünkü altın, ev, saray, eşimiz, araba, yat, huzur, keder öldüğümüzde bizimle gelmeyecektir. Her anımızın sürprizlere gebe olduğunu bildiğimiz, yapmam dediklerimizi yaptığımız, başıma gelmez dediklerimizi yaşadığımız, büyük söyleyip yuttuğumuz bir dünyada hayatı yaşıyoruz. Hayat sivriliklerimizi törpülerken, bize affetmeyi, kandırılmış olmayı kabullenmeyi, hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığını anlamayı ve inandığımız değerler için mücadele etmeyi öğretiyor. Kendimizle yüzleşmeyi, hatalarımızı keşfetmeyi, bilincimizi yenilemeyi, zamanın izi kalsa da tüm yaralarımızı iyileştireceğini öğreniyoruz.
Kaderimizi yazan, bizler için sadece hayırlı olanı diler. O’na güvenen yanılmaz, gamı, kederi ve vazgeçilmez sandıklarını gerçek boyutlarıyla görür. Zaman geçtikçe nefretler kaybolurken, kızdıklarımıza gülüyoruz. Ve gülümseyerek diyoruz ki hiç kimse vazgeçilmez değildir!
Ve son olarak;
İnsanda güzel olan yüzdür,
Yüzde güzel olan gözdür,
Ama insanı insan yapan ağzından çıkan sözdür.
Yayın Tarihi: 10/02/2018