PES ETMEK YOK
Bundan on yıl kadar öncesiydi. Erdoğan son aylarda su içme ihtiyacı çok arttığı için, doktora başvurdu. Yapılan tetkiklerin ardından, böbrek büyümesi (hidronefroz) teşhisi konuldu. Artık her iki böbrekte bu hastalık sebebiyle fonksiyon görmüyordu. Doktorlar anne ve babasına çocuğunuz çok yaşamaz demişlerdi. Erdoğan’ın hikayesi böyle başlamıştı.
Erdoğan tüm düşünülenlerin ve söylenenlerin aksine mucizevi bir yaşam hikayesine imza atacaktı. Onun için diyalizle yaşamaktan başka bir seçenek gözükmüyordu. O artık bir kronik böbrek yetmezliği hastasıydı. Onun için hayat; umutların tamamen tükendiği, zor ve acımasız bir hayat haline gelmişti.
Fakat Erdoğan’ın teslim olmaya hiç niyeti yoktu, koluna fistül açılmış ve 2 ay sonra da diyalize başlamıştı. Artık önceden adını bile duymadığı diyalizle yaşıyordu. Kısa süre sonra, Erdoğan diyalize alışmış, diyalizin bütün işlemlerini ve mantığını kavramış durumdaydı. O tüm bu sıkıntılarının yanı sıra, birde lisede öğrenciydi. Güzel bir gelecek için okuyan, çalışan, başarılı bir öğrenciydi. Diyaliz tedavisi, Erdoğan'ın eğitimini aksatmaya başlamıştı. Çok sevdiği okuluna, zaman zaman ara vermek zorunda kalıyordu. Bu ise onu derinden üzüp, etkilemekteydi. Hangi sıkıntısına üzüleceğine şaşırmıştı. Erdoğan güçlü iradesiyle pes etmedi, çünkü pes ederse; ardında gözü yaşlı bir aile, yarım kalmış arkadaşlıklar ve hüzün dolu hikayeler bırakacaktı.
Erdoğan zorluklar içinde, lise eğitimini tamamlarken, diyaliz tedavisini hiç aksatmıyordu. Haftada üç gün, mecburen hayata diyalizle tutunuyordu. Hayatının diyalize bağlı olduğunu biliyor ve bu sebepledir ki diyalizi her geçen gün daha da çok seviyordu. Yıllar yılları kovalamış, diyalize bağlı olarak, dile kolay yedi seneyi bitirmişti.
Erdoğan, bir gün hayatını her açıdan değiştirecek bir karar aldı. Diyaliz Teknikerliği okumaya karar vermişti. Bu kararı vermesinin altında, tabii ki; diyaliz hastası olması, hastaların ruh halinden çok iyi anlayabileceği ve mesleğin kutsallığının farkında olması yatıyordu.
Öyle ya, bir diyaliz hastasının psikolojisinden, daha iyi kim anlayabilirdi ki? Bu karar; belki de onun hayata sımsıkı tutunmasını sağlayacak, onun için bir dönüm noktası olacaktı. Erdoğan artık hem bir diyaliz hastası, hem de diyaliz teknikerliği öğrencisiydi. Eğitimde zorlanmayacağının farkındaydı, çünkü; diyaliz onun için herhangi bir şey değildi. Diyaliz hayattı, umuttu ve hayatla arasındaki bağdı. Her geçen gün diyalizle ilgili, yeni şeyler öğreniyor, diyaliz tedavisindeyken yaşadıklarını, diyaliz teknikerliği eğitimiyle birleştirip, kolayca pratiğe dökebiliyordu.
Erdoğan tüm bu zorluklarla mücadele ederken, onu gelecek konusunda ümitlendiren çok güzel ve önemli bir gelişme oldu. Oğluna ikinci bir hayat bağışlama kararı almıştı, fedakar ve bir o kadarda eli öpülesi babası. Hayattayken almış olduğu bu karar, evladını yaşatmasına vesile olacaktı. Bu dünyada bırakılacak belki de en büyük eseri, yeni bir hayatı oğluna kazandıracaktı. Bu Erdoğan için, sonraki hayatını daha rahat, diyaliz olmadan ve özgürce sürdürebilmesi anlamına geliyordu.
Erdoğan babasıyla birlikte Böbrek Nakli Merkezi’ne yatırıldı. Hastanede bu konuda deneyimli bir ekip tarafından böbrek nakli süreci başlatılmıştı. Erdoğan çok heyecanlı olmasının yanı sıra, biraz da tedirgindi. Muayene ve bütün tetkikler yapıldı. Erdoğan sonuçları sabırsızlıkla bekliyordu. Büyük an gelip çatmış, dört gözle beklenen tahlil sonuçları çıkmıştı. Fakat doktorlar, Erdoğan'a duymak istemeyeceği, bir haber vermek zorundaydılar. Yapılan tetkiklerde sonuçlar uygunsuzdu. Tetkik sonuçları, istenilen değere gelinceye kadar, böbrek naklinin bilinmeyen bir zamana ertelenmesi gerekiyordu. Erdoğan hayal kırıklıkları ile birlikte, hastaneden ayrıldı, diyalizine ve okuluna geri döndü. Kurduğu bütün hayallerini, ertelemek zorundaydı.
Erdoğan tüm bu olumsuzlukları bir kenara bırakıp, mezun olmasına iki ay kalan diyaliz eğitimine ve onu hayata bağlayan diyaliz tedavisine dört elle sarıldı. Erdoğan bu zor şartlar altında, diyaliz teknikerliği eğitimini başarıyla tamamlayıp mezun oldu, artık hem bir diyaliz teknikeri, hem de bir diyaliz hastasıydı. Erdoğan mağrur ve gururluydu.
Yayın Tarihi: 09 /02/2017