top of page

BIRAKACAĞINIZ EN GÜZEL MİRAS; HAYATTA İKEN YAPACAĞINIZ ORGAN BAĞIŞIDIR !

Organ Bağışı Haftası etkinliklerinde organ bağışının önemi vurgulandı.

Günümüzde organ yetmezliklerine bağlı hastalıkların görülme sıklığı, artmaktadır. Organ yetmezliğinin son aşamasına gelen hastaların, bu organların görevini karşılayan  tedavi yöntemlerini uygulamaları gerekiyor.

Karaciğer yetmezliğinin son aşamasına gelen hastaların tek tedavi şansları; hızla karaciğer naklinin yapılabilmesidir.

 

Son dönem böbrek yetmezliğinde ise; hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek nakli seçenekleri bulunuyor. Böbrek yetmezliğinde diyaliz tedavileri, hastalara hayatta tutunma şansı yaratmakla birlikte hastaların yaşam süreleri, sosyal hayata uyumları ve yaşam kaliteleri önemli düzeyde düşmektedir. Ülkemizde, şu an için yaklaşık 60.000 son dönem kronik böbrek yetmezliği  hastası,  diyaliz tedavileriyle yaşamaktadır.

Organ nakli ideal tedavi yöntemi olmasına rağmen, bunun önündeki en büyük sorun; organ bulmadaki zorluklardır. Bu sebeple her yıl 3-9 Kasım tarihlerinde Organ Bağışı Haftası düzenlenmektedir. Organ Bağışı Haftası’nın amacı organ bağışı konusunda farkındalığı arttırıp, yaşamak için organ bağışına ihtiyaç duyan son dönem organ yetmezliği hastaları için umut ışığı olmaktır.

Organ Bağışı Haftası etkinlikleri kapsamında, 4 Kasım 2016 tarihinde  Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Derneği ve Kocaeli Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi tarafından,  Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Konferans Salonu’nda,  Organ Bağışı Paneli, Uzm. Hem. Ayten Karakoç moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

Acıbadem International Böbrek Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. İbrahim Berber; organ bağışının önemini, ülkemizde canlı vericiden organ naklinde dünya standartlarının üzerindeki başarılara ulaştığını, diğer ülkelerden bir çok cerrahın  bizim ülkemize bu tecrübeden faydalanmak için geldiğini, buna rağmen kadavradan organ naklinde aynı başarıyı gösteremediğimizi, kadavradan organ naklinin yaygınlaşması için bir an önce gerekli çalışmaların yapılmasına ihtiyaç olduğunu anlattı.

Takiben Ulusal Koordinasyon Sistemi hakkında katılımcıları bilgilendiren Hem. Funda Aliustaoğlu, bu sistemde en önemli noktanın;  organ paylaşımında adalet ve eşitliğin sağlanması olduğunu, bir çok hastanın umut içinde organın kendilerine çıkacağı günü beklediğini belirtti.

Konuşmacılardan Hem. Ebru Tecer Uzunalp’in  bir hasta ve hemşire olarak yaşadıklarını anlattığı bölüm toplantıdaki herkesi duygulandırdı. Daha çocuk yaşlarda, kronik böbrek yetmezliği tedavisine hemodiyaliz ile başlayan, takiben periton diyalizi ve böbrek nakli ile  hayata tutunup, bunlara rağmen yılmadan eğitimine devam edip, hemşire olmayı başaran Ebru Tecer Uzunalp’in hayat hikayesi; organ bağışının ne kadar önemli olduğunun ve hastaların hayatlarını ne kadar değiştirebildiğinin, canlı örneği oldu. 

Toplantı sonrası Prof. Dr. İbrahim Berber DiyalizHaber’e yaptığı açıklamada ‶2015 yılında ülkemizde organ bekleme listesinde 25830 kişi olmasına rağmen; kadavra ve canlı vericiden toplam 4552 kişiye organ nakli yapılabilmiştir. Bu nakillerin yaklaşık %75’i canlı vericiden , yalnızca %25'i kadavra vericiden gerçekleşmiştir. Bir diğer önemli veri ise 2015 yılı içinde bekleme listesindeki yaklaşık 2000 kişinin organ bulunamaması nedeniyle yaşamlarını kaybetmiş olmasıdır. 2015 yılında, beyin ölümü gerçekleştiği saptanan 1969 kişinin sadece 472’ sinin ailesi organ bağışına izin vermiştir. Bu da beyin ölümü gelişen kişilerin ancak %24’nün ailesinden onay alınabildiğini gösterir. Canlıdan bağışın bu kadar yüksek oranda ve canlıdan organ nakillerinin başarıyla yapılabildiği ülkemizde, beyin ölümü geliştiğinde organ bağışı, Avrupa ülkelerine göre çok düşük orandadır. Bu oranları incelersek bir milyon kişide İspanya'da 40, İtalya'da 23, Almanya'da 11 iken, Türkiye'de 6' dır. Bu bizim bu konuda  oldukça geride olduğumuzu gösteriyor″  diye belirtti.

 

Prof. Dr. İbrahim Berber açıklamalarına; ‶Ülkemizde organ bağışının bu kadar düşük olmasının tek bir nedeni olabilir; o da bu konunun halkımıza tam olarak ve doğru bir şekilde anlatılamamasıdır. Bunun için gerekli eğitim çalışmalarına ağırlık verilmelidir.  Unutmayalım ki; bırakacağımız en güzel miras hayatta iken yapacağımız organ bağışıdır″ şeklinde son verdi. (Haber: Hatice Gök-DİYALİZHABER)

Yayın Tarihi: 06/11/2016

bottom of page