Op. Dr. Mesut Kösem
mesutkosem@hotmail.com
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi
Diyaliz Hekimleri Derneği (DİHED) Genel Sekreteri
HEMODİYALİZ İÇİN DAMARYOLU HAZIRLIĞI
Kronik böbrek yetmezliği günümüzde tüm toplumu ilgilendiren önemli bir sağlık sorunudur. Bu hastalık genellikle sinsi bir seyir izlemekte olup, hastaların önemli bir kısmı acil diyaliz ihtiyacı gerektiren bir tablo ile hastanelerin acil servislerine başvurmaktadır. Acile başvuran bu hastalarda, nefes darlığı, bacaklarda ödem, kansızlık, bilinç bulanıklığı gibi ciddi şikayetler bulunmaktadır. Bu hastalara boyundan veya kasıktan kateter takılarak hemodiyalize başlatılır. Acil şartlarda hemodiyalize başlayan hastalar yüksek ölüm riskine ve komplikasyonlara maruz kalmaktadır.
Günümüzde böbrek yetmezliğinin tanısı ve tedavisinde nefrolojik takip çok önemli bir konuma sahiptir. Nefrolojik takibin başlıca amaçları şunlardır:
-
Hastalığa erken dönemde tanı koymak.
-
Böbrek yetmezliğinin derecesini belirlemek.
-
Böbrek fonksiyonlarının azalma hızını yavaşlatacak yaşam değişiklikleri ve tedavileri uygulamak.
-
Hastalığın sebep olduğu hipertansiyon, kansızlık ve elektrolit bozuklukları gibi sorunların tedavisini yapmak.
-
Hastanın böbrek fonksiyonlarının daha da azalması durumunda hastayı böbrek yerine koyma tedavileri olan hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek nakli hakkında bilgilendirmek.
-
Hastaya en uygun tedavi seçeneğini belirlemek ve bunun için gerekli hazırlıkları yapmak.
-
Hastaya gereğinde bu tedavilere sorunsuz şekilde başlatmaktır.
Dünyada son dönem böbrek yetmezliğinin tedavisinde uygulanacak tedavi konusunda farklılıklar izlenmektedir. Şu an için dünyada yaklaşık 3 milyon hasta bu tedaviler ile yaşamak zorundadır. Tüm dünyaya baktığımızda ağırlıklı tedavi seçeneği hemodiyaliz iken, bazı ülkelerde periton diyalizi veya böbrek nakli en sık uygulanan tedavi seçeneği olabilmektedir. Bir ülkede bu tedavilerin hangisine ağırlık verileceği, o ülkenin sağlık otoriteleri tarafından belirlenmektedir.
Hastalar tarafından hekimlere “Bu tedavilerden hangisi daha iyidir” şeklinde bir soru sıklıkla sorulmaktadır. Her tedavi seçeneğinin iyi yanları olduğu gibi kötü yanları da mevcuttur. En doğru yaklaşım; tüm seçeneklerin hastaya detaylı anlatılması ve en uygun tedavinin birlikte belirlenmesidir. Hemodiyalizin uygulanabilmesi için damaryolunun sağlanabilmesi için ön koşuldur. Periton diyalizi için ise karın zarının bu tedavi için uygunluğunun belirlenmesi ve hastanın bu tedaviyi yapıp yapamayacağının belirlenmesi gereklidir. Böbrek nakli için ise kadavra veya canlı vericilerden sağlanan böbreğin bulunması en büyük sorun olarak gözükmektedir. Ülkemizde 2018 yılı sonu itibariyle 81.000 hastaya böbrek yerine koyma tedavileri uygulanmaktadır. Bu hastaların %75'i hemodiyaliz, %21' i böbrek nakli, %4' ü ise periton diyalizi ile hayatlarını sürdürüyor.
Hemodiyaliz tedavisinin uygulanabilmesi için ön şart; dakikada 300-400 ml kanın güvenli bir şekilde diyaliz makinesine sağlanabilmesidir. Bu kadar yüksek miktarda kanın makineye sağlanabilmesi için damaryolu adını verdiğimiz sistemlere ihtiyaç vardır. Fistül (AV fistül) adı verilen yöntem kolay oluşturulabilmesi, riskinin düşük olması, hemşire kullanımına uygunluğu, uzun yıllar kullanılabilmesi ve hastanın yaşam kalitesinin yüksek olması gibi bir çok avantaja sahiptir. Fistülün oluşturulabilmesi için hastanın atardamar ve toplardamarlarının uygun çap ve özelliklerde olması gereklidir. Fistülün oluşturulamadığı durumlarda ise greft (yapay damar) ve kateter seçenekleri mevcuttur.
Fistülün dezavantajı olarak oluşturulduktan sonra fistülün olgunlaşması için bir süre gerekmesi veya olgunlaşma sorunu sebebiyle yeni operasyonlara ihtiyaç duyulmasıdır. Fistülün olgunlaşarak kullanılır hale gelmesi için en azından 1 ay, ideal olarak ise 3-4 aylık bir sürenin geçmesi gereklidir. Bu sebeple hastanın hemodiyalize ihtiyacı olacak zamandan 3-6 ay önce bu operasyonun yapılması önerilmektedir.
Kronik böbrek yetmezliği sebebiyle böbrek fonksiyonları kritik düzeye geldiğinde nefroloji uzmanı tarafından hastaya tedavilerden birini seçmek zorunda olduğu belirtilir. Hemodiyalize karar verildiği durumda ise; hasta fistül operasyonu için kalp ve damar cerrahına yönlendirilir.
Kalp ve damar cerrahisi uzmanı olarak bizlere bu dönemde önemli görevler düşmektedir. Hastaların önemli bir kısmında bu operasyonun gerekliliği ve süreç hakkında soru işaretleri vardır. Hastalar bu dönemde ameliyatın çok zor ve ağrılı bir süreç olacağını düşünürler. Her hastanın ağrı eşiği farklıdır. Hastaların çoğunluğu bu ameliyatı ağrısız veya çok az ağrı ile geçirebilmekte iken bazı hastalar bu operasyon sırasında ağrılı bir süreç yaşayabilmektedir. Bu durumlarda anestezi ekibi tarafından uygulanan ağrı kesici ve sakinleştirici ilaçlar, hastanın konforlu bir operasyon geçirmesine destek olabilir.
Öncelikle hastanın koldaki atardamar ve toplardamar yapısının Renkli Doppler Ultrasonografi ile detaylı inceleyerek bu operasyon için hastanın uygunluğunu, operasyon uygulanacak bölgeyi ve anestezi yöntemini belirliyoruz. Bu operasyonun zamanında yapılmaması ve sürecin doğru yönetilememesi durumunda kateter ile hemodiyalize başlanması bir zorunluluk haline gelmektedir. Kateterler boyundan veya kasıktan büyük toplardamarlara yerleştirilen bir borucuk sistemidir. Kataterler kısa kullanım ömrüne ve yüksek enfeksiyon riskine sahip olduğu gibi hastanın yaşam kalitesi ve konforunu bozar.
Fistül hasta için hayati bir organ işlevi görmekte ve hemodiyalizin anahtarı olarak kabul edilmektedir. Hastaların kendi sağlıklarını sürdürebilmeleri için fistülün takibi ve bakımı konusunda eğitilmeleri de sağlık ekibi olarak bizlerin bir görevidir. Son söz olarak “Kronik böbrek yetmezliğinde hasta eğitimi; tedavinin başlangıç noktasıdır” diyerek hasta eğitiminin önemini vurgulamak istiyorum.
Yayın Tarihi: 25/07/2020