Uzm. Dr. Hıdır Arslan
Adli Tıp Uzmanı, Diyaliz Hekimi
DİHED Yönetim Kurulu Başkanı
SBÜ Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
DİYALİZ HEKİMİ KAÇ HASTAYA BAKABİLİR ?
Ülkemizin hemodiyaliz alanında aldığı uzun mesafenin en önemli ayaklarından birisi; yetişmiş tecrübeli diyaliz çalışanlarıdır. Diyalizin son 25 yılını incelediğimizde; diyalizin ilk yıllarında diyaliz hekimliğinin çalışma koşullarının daha rahat, ekonomik olarak daha iyi olduğu görülür. Ayrıca kimsenin müdahale edecek bilgisi ve tecrübesinin olmadığı yeni bir alanda, ilk olarak çalışmanın verdiği gurur da mevcuttu.
Ülkemizde 20 yıl önce 10 makineli diyaliz merkezleri çoğunluktaydı. Diyaliz hekimleri; aldıkları sertifika eğitimi sonrası, diyaliz merkezine ayağını attığı ilk aylarda zorluklar yaşasa da bu sıkıntıları tecrübe kazandıkça nasıl geçiştirebileceğini öğrenmişti. Ayrıca o yıllarda diyaliz hastalarının büyük kısmının genç ve orta yaş hastalardan oluştuğunu da kabul etmek gerekir.
Yıllar geçtikte merkezlerde bulunan 10 makine, artan hasta sayısına cevap veremez oldu. Makine artırımları sonrası artık merkezler 20 makineli 3 seans diyaliz yapan merkezlere dönüştüler. O yıllarda bir hekimin seansta en fazla 20 hastaya bakabileceği yönetmeliklerde yer almaktaydı. Merkezlerin ticari sebeplerle hasta sayısını artırma ihtiyacı duyması ile merkezler önce 25, sonra da 30 makinelik merkezlere dönüştü ve yönetmelik değişiklikleri de buna uyum sağladı. Diyaliz hekimleri yılların verdiği tecrübe ile bunların da altından kalkabilmişti. Ama yıllar içinde hemodiyaliz hastalarının ortalama yaşları ve yandaş hastalıkları artmıştı. Bu hastalara yeterli sağlık hizmeti vermek; 20 yıllık tecrübeli hekimler için bile dayanılmaz bir hal almıştı. Bunu gören bir çok diyaliz hekimi uyandı ve kendine yeni dünyalar aramaya başladı. Hekimlerin bir kısmı aile hekimliğine, bir kısmı da işyeri hekimliğine yönelirken, diyaliz dışında daha rahat bir dünyanın var olduğunu gördüler.
10 yıllık süreçte her şey % 200 oranında zamlanırken SGK’nın seans başına verdiği ücrete ancak % 20-30 düzeyinde bir zam yapılabilmişti. Buna karşın diyaliz merkezleri birleşmeler veya makine artırımları ile maliyetlerini düşürebileceklerini gördüler. Artık 50 makinesi bulunan merkezlerde 200-300 hastaya hemodiyaliz hizmeti sunulmaktaydı. Bu merkezlerde yönetmelik ve iş kanunlarına göre 3-4 hekimin çalışması gerekirken kamunun yeterli denetimi yapmaması sebebiyle daha az hekimle işi götürme anlayışı hakim olmaya başlamıştı. Bu şartlar altında diyaliz hekimi bulmakta iyice zorlaşmıştı. Çünkü 3000 hekim sertifika almış olmasına rağmen, ancak 700-800 civarında hekim diyaliz merkezlerinde çalışıyordu. Gerisi bir şekilde diyalizden uzak kendi dünyalarını kurmuşlardı.
Evet bugüne geldiğimizde yeni diyaliz yönetmeliği çalışmalarının sona yaklaştığı anlaşılıyor. Yeni yönetmelikle «diyaliz hekimi seansta, 40-50 hastaya tek başına bakabilir» kuralının geçerli olacağı dillendirilmeye başladı. Bu belki diyaliz merkezlerinin hekim ihtiyacını bir süre azaltacak ve merkezlere ekonomik bir rahatlama getirecektir. Ama 6 ay-1 yıl sonra; 15-25 yıldır diyalizde çalışan tecrübeli diyaliz hekimleri tek çarenin diyalizden kaçmak olduğunu anlayacaktır. Diyaliz merkezlerinde diyaliz hekimliğine başlayan yeni hekimler ise; 30-50 hastanın ağır yükünü görünce, birkaç ay sonra diyaliz hekimliğini bırakacaklardır.
Evet işte o zaman; hemodiyaliz hastalarında mortalitenin hızla arttığı görüldüğünde, yöneticiler nerede hata yaptıklarını anlarlar. Bazı dernekler geçmişte «Nefroloji uzmanlarının tam gün yasası sonrası kamuda çalışmak zorunda kalmaları ile» mortalitenin arttığını iddia etmişlerdi. Ama bugün diyaliz salonunda 30 hastaya tek başına bakabilen Nefroloji uzmanı bulunamazken, diyaliz hekimine «sen kaç hastaya rahat bakarsın» diye sormaya gerek duymadan «50 hastaya bir diyaliz hekiminin rahatlıkla bakabileceği» iddia edilmektedir.
20 yıl aktif olarak diyalizde çalışmış olan bir hekim olarak görüşünüz nedir diye sorarsanız; «tecrübeli bir diyaliz hekimi ideal olarak 25-30 hastaya bakabilir». Daha fazla hastaya bakılabileceğini iddia edenler ise; yanıldıklarını çok kısa bir zaman sonra hasta ölümleri arttığında anlayacaklardır.
Yayın Tarihi:19/03/2018