BÖLÜM 3: DİYALİZ SEKTÖRÜNDE GÜNCEL SORUNLAR
DİYALİZHABER:Vahap Bey, sizce diyaliz merkezlerinde ne gibi problemler vardır? Bu hizmetin verilmesi için kamu, yetmiş sekiz milyonun vergileriyle, Sağlık Bakanlığı’nın koyduğu kurallar ve SGK’nın ayırdığı bütçe ile bu hizmet veriliyor. Sonuçta ortada yerli firmalar ve yabancı büyük şirketlerin var olduğu büyük bir sektör var. Sizin tarafınızdan görülen, yani diyaliz tedavisi alan bir kişi gözü ile baktığımızda orada ne gibi problemler var?
Vahap Acar: Türkiye’ de yaklaşık hastaların % 70’i özel diyaliz merkezlerinde diyalize girmektedir. Bu merkezler hastayı evinden alıyor, yediriyor, içiriyor, tedavisini yapıp, evine bırakıyor. Tek bir hasta için 70-80 km yol kat eden diyaliz merkezleri var. Tek bir diyaliz merkezinin yaşadığı sorun bizi bağlamaz, fakat bütün diyaliz merkezlerinin sorunu hastayı etkiliyor. Aynı şekilde bir diyaliz hekiminin veya bir hemşirenin sorunu bizi bağlamaz ama sorun geneli
ilgilendiriyor ve tedavimizi etkiliyorsa bu bizi de ilgilendirir. Bizde bana ne diyaliz merkezinin sorunundan diyemeyiz. Diyaliz merkezleri, bu hizmeti verirken, yaşadığı bazı sorunları, hastaya yansıtacaktır.
Son zamanlarda, diyaliz merkezlerini dinlediğimde; diyaliz tedavisinin maliyetinin yüksekliği ana gündemdir. Sektörde “ biz bu maliyeti nereden kısıtlama yaparak aşağı çekebiliriz” tarzında düşünceler oluştu ve bir kaç yıldır bunun üzerinde çalışmalar yapılıyor. Bu tedavinin maliyeti tüm dünyada bellidir; ne yaparsanız yapın, bunu daha aşağı çekemezsiniz. Avrupa ülkelerinde, diyalizin bir seans ücreti 200-300 Euro iken Türkiye’ de ise 160 TL civarındadır. Avrupa’yı bırakın, üçüncü dünya ülkelerinde bile Türkiye’deki fiyat kadar düşük bir fiyat yoktur.
DİYALİZHABER: Sizce en önemli sorun fiyat mıdır? Bu sorunun hastaya yansıması nasıl oluyor ?
Vahap Acar: Diyaliz merkezleri için en önemli sorun fiyattır, ama ben diyaliz merkezi sahibi değilim. Ben öncelikle hasta hakları açısından bakarım. Ne yazık ki; bu sorun artık hastaya yansımaya başladı. Bilhassa kırsal kesimlerde, diyaliz merkezini ayakta tutmak için devletin verdiği seans ücreti yetersiz olduğundan diyaliz merkezleri kapatma durumuna gelmiştir. Kanı temizleyen filtrelerde kaliteden ödün veriliyor. Makineye arıza durumunda müdahale eden teknisyen bulundurmamaya başladılar. Sektörde bir hemşirenin 5 hastaya değil de, 7 hastaya bakması tartışılmaya başladı. Diyaliz esnasında her yarım saatte bir tansiyonun ölçülmesi gerekiyor, yoksa ölüme yol açabilir. Siz eğer diyalizde kaliteyi düşürürseniz, düşük malzeme kullanırsanız, 20 yıl yaşayabilecek bir hastada, 2-3 yıl sonra, ek hastalıklar oluşur ve bu ise hastanın hızla çökmesine sebep olur. Siz diyaliz merkezinin içini boşaltarak, hastanın tedavisinden kısıtlamalar yaparak, kar edemezsiniz. Şu anki noktada, diyaliz merkezleri devretmek veya birleşmek zorunda kalıyorlar. Özel hastanelerle, diyaliz merkezleri kıyaslandığında; özel hastaneler devletin verdiği ücretin yanında, hastadan ek ücret alıyorlar. Diyalizde hastadan ek ücret alınmadığından, diyaliz merkezlerinin bu şekilde kaynak bulması imkansızdır. Diyalizde hekim 30 hastaya bakabilir. Ama siz bunu 40-50 hastaya bakacaksınız diye zorlarsanız, hekimin performansı düşer ve kimse diyalizde çalışmak istemez. Sektörde diyaliz hekimleri ile görüştüğümde; öyle bir ortam oluşursa biz diyalizi bırakırız sözünü sık sık duyuyorum.
DİYALİZHABER:Vahap Bey peki bu fiyat sorunu nasıl çözülecek?
Vahap Acar: Bu sorunun çözümü maliyetlerde kısıtlamaya gitmekle değil, diyaliz seans fiyatının makul seviyeye getirilmesi ile mümkün olabilir. Diyaliz seans fiyatlarının artırılması ile beraber denetlemenin düzenli yapılması da gerekir. Ama siz; hem fiyatları artırmayacaksınız, hem de denetleme yapacaksınız. Şu anda yurtdışı büyük firmalar bile, ayakta duramayacak hale geldiler.
DİYALİZHABER: Burada devletin politikası özel merkezleri kapatmaya zorlayarak, bu hizmeti ağırlıklı olarak kamunun vermesi düşünülüyor olabilir mi?
Vahap Acar: Devlet diyaliz yapsa, daha ucuza yapabilecek mi? Devlet hastaneleri ve üniversiteler bugün diyaliz yapıyor, ama devlet hastayı evinden alma, yemek verme gibi şeylere kalkarsa; inanın devlete maliyeti daha yüksek olur. Bugün devlette çalışan bir hemşirenin maaşı, özelde çalışan bir hemşireden daha yüksektir. Bugün özel sektör bir hemşireyi 2000 liraya çalıştırabiliyor, ama; devlette hemşire 3000-4000 lira maaş alıyor. Diyalizin başlı başına zaten bir maliyeti vardır. Ama ülke olarak bunu icat eden, üreten olursanız o zaman bilemem. O zaman diyaliz makinesini siz üretin, ilaçları siz daha ucuza siz üretin, belki o zaman olabilir.
DİYALİZHABER: Devletin diyaliz yapmasında maliyet artışının yanında başka sorunlar da var mıdır? Burada en büyük endişeniz nedir?
Vahap Acar: Devlete giden hastaya dikkat edin, devlet bu işi daha iyi yapıyorsa hastalar neden devlete diyalize gitmiyor. Devlette bir hemşirenin veya doktorun bakış açısı; hasta diyalize gelirse gelir, gelmezse gelmez şeklindedir. Özel diyaliz merkezi sahibi, hastadan para kazandığı için, onu kaçırmak istemez, sen bu hastaya neden yeterli hizmet etmedin, niye merkezden kaçırdın diye sistemini sorgular.
DİYALİZHABER: Başka bir konuya geçelim. Ev hemodiyalizi konusunda fikriniz nedir?
Vahap Acar: Ev hemodiyalizi için, ben bunu yapan arkadaşlarla görüştüm. Burada 4 saat yerine daha uzun süre diyalizde kalındığı için vücudun temizlenmesi konusunda artıları olabilir. Ben bir sivil toplum kuruluşu başkanı olarak şu tedavi doğrudur şu tedavi yöntemi yanlıştır diyemem. Ama diyaliz hemşiresi, hemşire olmak için 4 yıl okumuştur. Siz diyaliz ayrı bir tedavidir, ayrı bir statüdür deyip bu hemşireyi diyaliz sertifikası almak için ayrıca bir eğitime sokuyorsunuz. Bunun üzerine 5-10 yıl hasta üzerinde çalışıp tecrübe kazandıktan sonra yeterli bir hemşire olabiliyor. Peki siz bu durumda ne demiş oluyorsunuz, bu iş sadece iğne sokmaktan, makinayı kullanmaktan ibarettir ve bunu 1-2 ayda öğrenebilirsiniz. Peki makinada arıza olursa veya hasta fenalaşırsa ne yapılacak; benim bu konuda tereddütlerim var. Her tedavinin artı ve eksileri vardır. Bunun da artı ve eksilerinin olacağını kabul etmek lazım.
DİYALİZHABER: Mesela uzakta yaşayan kırsal bölgelerde ev diyalizi tercih edilebilir mi? Mesela Mardin’in köylerinde ev hemodiyalizi tercih edilemez mi?
Vahap Acar: Sayın hocam; bakın ben oradaki hastalar ile de görüştüm. Orada hastaların birçoğu eğitimsiz ve çok azı okul okumuş. Hastalar hijyenik olmayan ortamlarda yaşıyorlar, malzeme temini kolay değil. Bölgede elektrikler uzun süre kesilebiliyor. Kar yolları kapayabiliyor. Yani o bölgede ev hemodiyalizi için sosyo-ekonomik koşullar çok uygun değildir.
DİYALİZHABER: Vahap Bey bir şey daha sormak isterim. Edirne’den, Kars’a Türkiye de diyaliz hizmeti her bölgede aynı kalitede aynı derecede verilebiliyor mu?
Vahap Acar: Şimdi siz özelleri bırakın, devlet kurumları arasında da ciddi farklar mevcut. Çoğu zaman kırsal bölgelerde nefrolog veya diyaliz hekimi ataması bile yapılamıyor. Yapılanlar hemen istifa edip özele gidiyorlar. Özellikle küçük yerlerde büyükşehirlerdeki gibi sistem dönmüyor. Biz bunu Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerde gündeme getireceğiz. Tabii ki bu soruna bir çözüm bulunması gerekiyor.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 15/03/2016